Kendini Keşfet
"Otur" dedi asık yüzlü bir kadın. Sesi soğuktu. Odadaki 4 kişi de neden orada olduğumu sorguluyorlardı bakışlarıyla. Az sonra saçımı okşayıp "Aferin sana" diyecek olanlar değillerdi sanki. Resim dersinde verilen bir ev ödevini başkasına yaptırıp "Kendim yaptım" diyerek öğretmenimi kandırmakla suçlanmıştım. Disiplin kurulunun dört üyesini ve beni biraraya getiren sebep buydu. Bir de yaptığım çizim katılmıştı bize. 12 yaşındaki bir çocuğun zihnindeki sorgu odasını tamamlayan suç aleti edasıyla etrafında toplandığımız masanın üstünde öylece duruyordu.
"Bunu sen mi çizdin?"
"Evet."
"Pekala çocuk. Senden bu resmi tekrar çizmeni istesem burada çizer misin?"
"Peki."
Hemen o anda konsantre olduğumdan mıdır bilmem, benim sesim okul müdürünün sesi kadar güçlü çıkmamıştı sanki. Ama korkmadığımı çok iyi hatırlıyorum.
Onlar korktuğumu düşünedursun, ben bir önceki çizimin üzerine bir elma daha çizmeye koyulmuştum. Zihnim bana o güne kadar gördüğüm en güzel elmayı bölerek sunmuştu bu kez. Çizmekten başka birşey gelmezdi elimden. Önce dilimini sonra da elmanın gerisini resmetti kalemim.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Başımı kaldırdığımda -ki bu resmi bitirdiğim anlamına geliyordu- 4 çift gözün beni izlediğini farkettim. Öylece bakıyorlardı. Aralarından biri diğerlerine birşeyler söyledi, sonra bir el başımı okşadı. Adımı duyduğumu anımsıyorum.
Arkamda bıraktığım bir suç aleti, oturduğum sandalyeden kalkıp beni gün ışığına yönlendiren ise zihnimdeki enerjiydi. Onlar bıraktığım resmi incelerken ben içimdeki sese kulak vermiş, onunla birlikte durmadan tekrarlıyordum.
"Kendini keşfet... Kendini keşfet... Kendini keşfet..."
"Bunu sen mi çizdin?"
"Evet."
"Pekala çocuk. Senden bu resmi tekrar çizmeni istesem burada çizer misin?"
"Peki."
Hemen o anda konsantre olduğumdan mıdır bilmem, benim sesim okul müdürünün sesi kadar güçlü çıkmamıştı sanki. Ama korkmadığımı çok iyi hatırlıyorum.
Onlar korktuğumu düşünedursun, ben bir önceki çizimin üzerine bir elma daha çizmeye koyulmuştum. Zihnim bana o güne kadar gördüğüm en güzel elmayı bölerek sunmuştu bu kez. Çizmekten başka birşey gelmezdi elimden. Önce dilimini sonra da elmanın gerisini resmetti kalemim.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Başımı kaldırdığımda -ki bu resmi bitirdiğim anlamına geliyordu- 4 çift gözün beni izlediğini farkettim. Öylece bakıyorlardı. Aralarından biri diğerlerine birşeyler söyledi, sonra bir el başımı okşadı. Adımı duyduğumu anımsıyorum.
Arkamda bıraktığım bir suç aleti, oturduğum sandalyeden kalkıp beni gün ışığına yönlendiren ise zihnimdeki enerjiydi. Onlar bıraktığım resmi incelerken ben içimdeki sese kulak vermiş, onunla birlikte durmadan tekrarlıyordum.
"Kendini keşfet... Kendini keşfet... Kendini keşfet..."